Kanser, geçmişten günümüze insanlarda tanısı konulan ciddi
hastalıklardan biridir. İlk olarak Mısır papirüslerinde, bulunan eski Hint
yazmaları ve Babil çivi yazısı tabletlerinde özellikle malign yani kötü huylu
tümörler hakkında bazı semboller keşfedilmiştir. Örneğin; MÖ 15.yüzyılda Ebers
Papirüsünde kanser tedavisinin öldürücü olma ihtimali geçmektedir. Yine, antik
Yunan dönemine baktığımızda, buradaki kayıtlarda ve Galen'in bazı
araştırmalarında kanser olgusunu görmekteyiz.
Kanser kelimesinin ise ilk olarak Hipokrat (MÖ460-377)
tarafından kullanıldığına tanık olmaktayız. Hipokrat tümör oluşumlarını
tanımlarken "karkinos" veya "karkinoma" kelimelerini
kullanmıştır. Bunun da nedeni, bu görünümleri yengece benzetmesidir. Bildiğiniz
gibi, İngilizce de "cancer" kelimesinin bir diğer kelime anlamı da
yengeçtir. Yunan tıbbına bakıldığı takdirde, “praeter naturam” denilen anormal
patolojik büyüme durumu tümör olarak adlandırılmış olup; yalnızca epitelyal
kökeni olan kötü huylu tümörlere kanser denmiştir.
Türk tıp literatürüne baktığımız vakit, kanser hastalığına
"seretan" denildiğini görmekteyiz. Örneğin; 1298 yılında Tarsuslu
Osman Hayri Efendi adı “Kenzüsıhhatül Ebdaniye” olan eserinde tümörü tanımlamaktadır.
Yine; 1930 yılında İshak bin Murad'ın “Havasüledviye” eserinde kanser tedavisi
üzerine bazı önerilere yer vermektedir. 1465 yılında ise, Cerrahiye-i İlhaniye”
eserine göz gezdirildiğinde, kanser için tedavi önerisine yer verilmiştir.
Hipokrat ve Galen'in kanser üzerine humoral patoloji teorileri Türk tıp tarihinde
de bu duruma göre açıklanmıştır.
19.yüzyılda kanser üzerine büyük adımlar atılarak önemli
gelişmeler kaydedilmiştir. Kanser gelişimi ve tedavisi üzerine yapılan
çalışmalar neticesinde, özellikle İngiltere'de 1802 yılında kanser hakkında
çeşitli sorular ortaya atılmıştır. İlk kanser aşısı çalışmaları 1960 yıllarında
başlamış olup, kanser türleri ve tedavileri üzerine araştırma ve çalışmalar
günümüzde de hız kesmeden devam etmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder